indoctus, -a, -um
Okumamış.
Okumamış.
Hüner, istidat, yetenek.
Sevk etmek, yönlendirmek; iş vermek, işe almak; uygulamak, yönetmek, yürütmek; neden olmak, önünü açmak; ileri almak.
İşe almak, içeri almak, yapım, üretim; tanıtım.
İşlenmemiş, tımar edilmemiş.
Tedavi edilemeyen, iyileştirilemeyen.
Ors; orta kulakta bulunan örs biçimindeki kemikçik, örs kemiği.
Olgunlaştığında açılmayan; kendiliğinden çatlamayan.
Tam olmayan, noksan, tamamlanmamış.
İşaret, belirti, belirtmek, göstermek, ölçüt, bir ölçümün diğerine göre oranını belirleyen değer, bir ölçüm sonucunun standart değerle karşılaştırıl-masıyla elde edilen sayısal oran, dizin; işaret parmağı.