habercisi. Hermus, -i
Gediz nehri
Gediz nehri
Haberdar olmak; bilgi edinmek, bilmek; anlamak, aslını öğrenmek; öğrenmek; algılamak, kestiremk.
Beyin ve omurilikten vücut dokularına impuls (haber) ileten sinir.
Dokulardan beyin ve omuriliğe impuls (haber) ileten sinir.
İmpuisları (haber) ve stimulusları (uyarı) beyin ve omurilikten ileten veya beyin ve omuriliğe getiren yapı.
Ağız mukozasında kızamığın habercisi olan beyaz benekler.
Kasılma impulslarmı (haberlerini) kalb kaslarına ileten mekanizma.
Bir ön sezi;örneğin sara nöbetinin başlamak üzerine olduğuna haber veren bir uyarı